top of page
  • Eylül Şahinoğlu

PROTESTOLARIN EN ONURLU HALİ: PRIDE

Dünya Gündemine Gelişi


Tarihler 28 Haziran 1969’u gösteriyordu. Gece saatlerinde, New York’ta bulunan bir gey barı Stonewall Inn’de eşcinsel insanlara karşı düzenlenen polis baskını meydana geldi.

Tüm dünyada olduğu gibi Amerika da eşcinsellerin toplumdaki varlıklarına ve faaliyetlerine tahammülsüzdü. İkinci Dünya Savaşı’nın neden olduğu irticai ortam ve baskı alanı ortalığı kasıp kavuruyordu. Wisconsin eyaleti Cumhuriyetçi parti senatörü olan McCarthy, bu dönemde eşcinsel insanlara ve komünistlere uyguladığı eziyetlerle kötü bir itibar kazanarak ismini tarihe kara harflerle yazdırdı. Polisler ve FBI iş birliği yaparak -belki de kaba bir tabirle- adeta eşcinsel detektörü haline geldiler. Orduda, polis departmanlarında veya devlet kademelerinde bulunan bu insanlar birer birer işlerinden edildi. Sivil polisler; kamusal alanlarda, restoranlarda ya da sokaklarda iz sürerek kimin eşcinsel olup olmadığını anlamak için özel bir çaba sarf etti. Bilim insanları ve üniversite hocaları da -güya- yaptıkları araştırmalarla onların hastalıklı oldukları kanısına vararak devletin sürdürdüğü bu ayrıştırıcı politikaya destek verdiler.


Amerika’da bir yaz gecesi gerçekleşen bu protestoda bar içinde yaralananlar, kaçmayı çözüm olarak görmediler. Ne pahasına olursa olsun sokakta beklemeye başlayan bir grup insan, çevredeki halkın desteğiyle de bir anda kalabalıklaştı. Bu topluluğa öncülük eden ve polise ilk içki şişesini fırlatan, sonradan aktivist olarak adlandıracağımız ikonik Marsha

Johnson LGBT protestolarını başlatan kadın oldu. 28 Haziran gecesinden sonra altı gün süren protestolar, LGBT hakları için milattı. Marsha Johnson tarafından yakılan bu meşale insan haklarının korunmasını, başkalaştırma politikalarının azaltılmasını ve doğal hakların sağlanmasını teşvik etti.


1970 yılında yine haziran ayında Central Park etrafında 51 blok yürüyüş şeklinde organize edilen anma töreniyle Pride, LGBT haklarının temsili ve ifadesi haline geldi.


Hareketin Türkiye’de Gelişimi ve Bakış Açıları


New York’taki Stonewall barının önündeki anma töreninin ardından her sene özgürlük ve özgünlük savaşının simgesi olan bu yürüyüşler bütün dünyaya dalgalar halinde yayıldı. Bundan tam 33 sene sonra, 2003 yılında Türkiye sınırları içerisinde yaklaşık otuz kişilik bir grupla gerçekleştirilen ilk Onur Yürüyüşü düzenlendi. İlk resmi Onur Yürüyüşü ise Bursa’da 2006 yılında gerçekleştirildi. Gelenekselleşen toplum ve aile baskısı izlerinin kaybolmaya başlaması ve yürüyüşlerin sosyal medyaya yansımasıyla protestolara katılan insanlar adeta bir sel halini aldı. Bu yürüyüşler için birçok siyasi ve sanat camiasındaki önemli isimler de desteğini esirgemedi.


Ne yazık ki ülkemizde yıllardır süregelen tabulaşmış toplum algılarının yıkılması hâlâ söz konusu değil. Tam yirmi dokuz ülkede eşcinsellerin evlenmesi ve tüm haklarından faydalanabilmesi mümkün. Birçok dünya ülkesi modernitenin

hakimiyetinde duruşları ve insancıl yaklaşımlarıyla LGBT faaliyetlerini desteklerken bizim ülkemizde devlet kademelerinde çalışmak, orduya katılmak ya da en basitinden LGBT güruhuna dahil vatandaşlarımızın evlat edinmesi ve evlenmesi bile yasalarımız arasında yok.


Artık duyarlı yetkililer ve vatandaşlar vesilesiyle farkındalık yaratmak ve bilinç oluşturmak mümkün. Özellikle sosyal medya ve sivil toplum kuruluşları sayesinde kimliğini açıkça ifade edemeyen, saklanmak zorunda kalan, psikolojik ve fiziksel şiddete maruz bırakılanların sayısı azalmakta. 1994 yılında Kaos GL’nin kurulması ve 2005 yılında tüzel kimliğinin tanımlanmasıyla dernek ve kuruluşların desteği LGBT hakları konusunda giderilmesi gereken eksikleri kapatmaya devam ediyor. Bizler de velev ki varlar, iyi ki varlar diyoruz!


LGBTQIA+ KAPSAYICILIĞI


LGBTQIA+ kavramının kapsayıcılığı sadece eşcinsel haklarıyla kısıtlı kalmıyor. Ayrıca tüm insan haklarına temel oluşturuyor. Cinsel yönelimiyle cinsiyet kimliğinin farklılıklarını ortaya koyarak iki kavramın sabit ve aynı olmadığını, insanları belirli kimlik tanımları üzerinden genellemenin doğru olmayacağını ifade ediyor. Hiçbir insanı ayrıştırmayarak asıl LGBTQIA+ tüm halkı kapsamı içerisinde tutuyor. Bu anlayış; düşünüş, yaşayış ve seçim haklarını da destekliyor.

85 görüntüleme
Daha Fazlası: 
bottom of page