top of page
  • Nilay Atabek

8 Mart ve Kadınları Sevmeyen Bir Ülke


Dünya Kadınlar Günü'nün çıkış noktası aslında işçi hakları hareketlerine dayanır ve de 1908 yılında, New York’ta 15 bin işçi kadının daha kısa mesai süresi, daha yüksek maaş ve de seçme hakkı talep etmesi ile de ortaya çıkar. Bir yıl sonra Amerika’da 8 Mart Ulusal Kadınlar Günü ilan edilir, bu günü ilk defa uluslararası hale getirme fikri de Clara Zetkin'den gelir. Birleşmiş Milletler tarafından da 8 Mart günü, Dünya Kadınlar Günü olarak kabul edilir. Bu günün tarihini bu şekilde kısaca özetleyebiliriz.



Günümüzde hala kadınlar, erkeklerle aynı değerde yaptıkları iş için daha az maaş alıyor. Kadınların yaptıkları işi değersizleştiren bu durumun temeli de kadınların daha değersiz olduğunu benimsemiş, ön yargılı, kökleri mitlere, mitoslara kadar uzanan ve fazlaca eskimiş, antik bir zihniyete dayanır. Dinlerin de kadınlardan pek hoşlanmadığı ortadadır. Bu eskimiş, bin yıllık düşünceler hala kaybolamadı, yok olmuyorlar, azaldılar belki ama bitmiyorlar. Türkiye’de bizi hala yürütmüyorlar. 8 Mart’ta yürüyüşlerimiz engelleniyor, gözaltına alınıyoruz.

Hak aramak her yerde zor, kadınlar için daha zor, Türkiye’de kadın olarak hak aramanız daha daha zor. Çünkü kadınsınız ve ülkenizde başınıza bin adet şey gelmiş/gelebilir ve hak aradığınızda hak bulamamışsınız/bulamayabilirsiniz ve saçma sapan insanlar başınıza gelen şeyleri sizin giyim kuşam, dışarıda bulunduğunuz saat gibi nedenlere bağlamış/bağlayabilirler; bu nedenle protesto etmek hem hakkınız hem de yapmanız gereken bir şey, bunu biliyorsunuz. Ama yürüyüşünüzü ve protestonuzu yaparken ezan başlamış/başlayabilir ve sonra siz ezana saygısızlık eden bir kişi olarak adlandırılırsınız, devlet büyükleri/adamları tarafından. Kadın olarak hak aramanız gerçekten zordur, çünkü bu devlet büyüklerini/adamlarını rahatsız eder, bu ülkede kadınlar zaten pek sevilmez eğer anne değillerse ve de kadın olarak hak aramanız dinler tarafından da pek tasvip edilen bir şey değildir. Her an dine, kültüre, topluma saygısızlık ediyor olabilirsiniz, kadın olduğunuz için ve 8 Mart yürüyüşünde bulunduğunuz için. Kadınların evde değil de dışarıda olması, görünür olması bu ülkedeki çoğunluğu çok irite eder. Bu ülkede kadın olarak hak aramanız gerçekten de çok zordur.


Bugün, 8 Mart’tan iki gün önce, Kadıköy’de, kadınların eylem için taşıdıkları bayrakların renkli olduğu

gerekçesiyle polis bayrakları alana almadı. Gökkuşağı bayrakları alana alınmadı. Bu ülkede kadınların sevilmemesiyle beraber aslında «hetero erkek» olmayan hiçbir kişi/varlık sevilmez. (Mesela ağaçlar «hetero erkek» değillerdir ve sevilmezler, gayet de kesilebilirler vb.) Bugün akşam, 8 Mart’tan iki gün öncesinin akşamı, bir kadın sokağın ortasında çocuğunun da gözü önünde dövülerek hastanelik edildi. Adam hakkında defalarca şikayette bulunulmuş ve hiç ceza almamış. O adam «hetero erkek» olduğu için ve haliyle gökkuşağı bayrağına da sahip olmadığı için hiç ceza almamış olması oldukça doğal. İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanmadığı, kabul edilmediği ülkede o adamın o kadar şikayete rağmen şimdiye kadar hiç ceza almamış olması çok yerinde. Hiç çelişki yok, kadının şiddet gördüğü ve asla yıkılmaması gereken geleneksel Türk aile yapısı, ceza almayan adamlar, uygulanmayan İstanbul Sözleşmesi... İç karartıcı bir ülke, gökkuşağı zaten yasak. Siyah, daha çok siyah ve belki de simsiyah çarşaf. Görülmemesi gereken kadınlar, kadınların görünmemesini isteyen din, dini çok seven devlet büyükleri, adamlar... Her şey çok uyumlu, çelişki yok, şaşıramıyoruz. Bizi artık şaşırtamayan devlet adamları, kadın ile erkek eşit değildir diyerek açıklama yapan devlet adamları; kadınlar iffetli olacak, kahkaha atmayacak diyen devlet adamları, anneliği reddeden kadınlara yarım kadın diyen devlet adamları, eskimiş ve pörsümüş adamlar; eskimiş, pörsümüş fikirlerinin toplumda artık eskisi kadar yer etmediğinin farkında olan adamlar, çırpınan adamlar, ama belli ki çırpındıkça daha da dibe batacak ve yeri gelecek yok olacak adamlar. Çünkü karşılarında, bastırılmış, ezilmiş, hak bulamamış, sürekli öldürülmüş kadınlar ve insanlar var.



Bu 8 Mart gününde yapılan yürüyüşler ve protestolar, temelde cinsiyet eşitsizliğini vurgulamak, bariz haksızlıkları göz önüne bir kere daha sermek için. Haklarımızı bu şekilde aramak en gerçek hakkımız. Cinsiyete dayalı ücret farkı dünyanın her yerinde. Eşit işe eşit ücret için yürümek en gerçek hakkımız. Bastırılmaya çalışılan kadınlar dünyanın her yerinde. 8 Mart’ta kadınlar için yürümek en gerçek hakkımız.


8 Mart Dünya Kadınlar Gününüz kutlu olsun!


85 görüntüleme
Daha Fazlası: 
bottom of page