top of page
  • Şafak Genç

Avrupa Birliği’nde Yeni Bir Sayfa

İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden çıkışı olarak tanımlanan Brexit, İngiltere tarihinde önemli bir yer edinmiştir. Çıkışının gerçekleşmesinin ardından belirsizlik ekseninde küresel siyasette ve küresel ekonomide etkiye sahip olduğu apaçıktır.

Yakın zamanda gündemi domine eden başlıca konulardan olan Brexit, gerek öncesi ve sonrası gerek uzun ve kısa vadede küresel çapta etkisiyle merak konusu olmuştur. Öncelikle Brexit kelimesi, Br(Britain)- Exit yani Britanya’nın Avrupa Birliği’nden ayrılmasını ifade ediyor. Bildiğimiz gibi İngiltere 23 Haziran’da referanduma gitti ve halk Avrupa Birliği’nden ayrılma kararı verdi. Peki, Brexit öncesi süreç nasıl işledi, İngiltere AB’ye nasıl üye oldu?

Avrupa Kömür Topluluğu’nun kuruluşundan sonra bölgede siyasi ve ekonomik anlamda yalnız kalmak istemeyen İngiltere birliğe katılım için talepte bulunmuştu.1963 yılında yaptığı birliğe katılım talebine o zamanın Fransız Hükümeti’nden (De Gaulle) veto gelmişti. Çünkü hükümet, İngiltere’nin AB’nin yapısını bozacağını ve birlik için bir tehdit olduğunu düşünüyordu. Nihayetinde, Fransa’da hükümet değişince İngiltere’nin talebi kabul edildi ve 1973’te birliğe üye oldu. Fakat İngiltere’nin AB’ye üyelik süreci muhalefet tarafından tartışmalara neden olmuştu ve 1975 Muhafazakâr Parti tarafından talep edilen referandumda ise %69 oranında birlikte kalma kararı çıktı. Bu şekilde, AB’den çıkma fikrinin ilk belirtileri ortaya çıktı.

Sonrasında 1980 yılında birlik AB-İngiltere entegrasyonunu artırmak için siyasi birlik-tek pazar yolu şartını sundu. Fakat bu şart İngiltere için birtakım egemenlik haklarından ve parlamenter yasa sisteminden taviz vermesi anlamına geliyordu. Dönemin başbakanı Margaret Thatcher AB sempatizanı olsa da Brüksel’den yönetilen ve kontrol edilen yeni bir Avrupa devletine karşı çıktı. Bu şartlar ile ilgili belirsizlik sürerken Muhafazakâr Parti’nin iktidardan düşmesi ile yeni hükümet sunulan para birimi haricinde diğer şartları kabul etti. Bu gelişmeden sonra İngiltere, İngiltere’nin temel geleceğini AB ile görenler ve görmeyenler olarak ikiye ayrıldı.

Bu anlamda, egemenliği simgeleyen birçok kurumun birliğe tayini ve yasaların Brüksel orijinli olması İngiltere’nin ulus-devlet anlayışına ters düşmüştü. Bu durum İngiltere siyasetinde hatırı sayılır partilerin, AB parlamentosuna temsilci sokup birliği zayıf düşürme çalışmalarına ve İngiliz kamuoyunu birlik hakkında anti-propaganda yapmasına neden oldu. Aynı zamanda entegrasyon sonrası bu şartlar ekonomik anlamda, ekonomisi hizmete dayanan ve finansal sektörü gelişmiş İngiltere için Ab üyesi ülkelerle kısıtsız ticaret yapma olanağı sunuyordu.

Günümüzde doğru geldiğimizde, birlik taraftarları ile ayrılmayı isteyenler tarafından propaganda süreci için argümanlar sunuldu. Birlik yanlıları:

-İngiltere’nin toplam ihracatının &45’ini, toplam ithalatının %54’ünü AB ile yaptığını ve birliğin ortak pazarının ülke ekonomisine katkısının varlığını,

-Birlikten ayrılmanın şok etkisini ve milli gelirin azalacağını,

-AB’de kalmanın küresel rolde ülkeye daha çok söz hakkı getireceğini,

-Ülkede kalan göçmenlerin yükten ziyade ekonomiye katkı yaptığını ve iş gücü potansiyellerini,

-Son olarak, hâlihazırda para birimi ve Schengen anlaşması ile birlik içinde özel bir statüye sahip olduğunu birlik potasında erimeyeceğini savunuyorlardı.

Propaganda sürecinde AB’den ayrılmak isteyenler ise:

-Göçmen sorununu özellikle vurgulayarak başta sağlık olmak üzere kamu hizmetlerinde baskı yarattığını,

-İngiltere hükümetinin göçmen sayısını 100 bine düşürmeyi vaat ederken bu sayının 300 bine yaklaştığını ve hükümetin göçmen sayısını kontrol altına alamayacağını,

-Ülkenin Fransa ve Almanya’nın pazarı haline geldiğini ve ucuz hammaddeyi pahalı fiyata ithal ettiği,

-Ülkenin, AB düzenlemelerinin dışına çıkarak farklı ülkelerle ticaret yapabileceğini ve aynı ticaret hacmini koruyabileceğini,

-Ekonomik sıkıntıda olan AB ülkelerine yardım için ortak bütçeye para ayırdığından bu durumun ülke ekonomisi için fazladan bir harcama olduğunu,

-NATO ve BM’de yer alıp küresel rolünü koruyabileceğini ve birlikten çıkarak tayin ettiği egemenlik haklarını geri alarak ulus-devlet anlayışının pekişeceğini savunuyorlardı.

Ve nihayetinde 23 Haziran’daki referandum sonucunda halk %51,9 ile AB’den ayrılma kararı verdi. Referandum sonrası kalma taraftarı olan Başbakan David Cameron, ayrılma sürecini başka bir başbakanın yönetmesi gerektiğini bildirerek istifasını açıkladı. Diğer yandan, referandumda kalma yanlıların baskın olduğu Kuzey İrlanda ve İskoçya’da Britanya’dan ayrılmaları için referandum yapma olasılığı oluştu. Ani etki olarak Sterlin 1985’ten bu yana dolar karşısında en düşük seviyesine geriledi.

AB’den ayrılma kararı ile İngiltere’yi önümüzde hızlı ve radikal bir süreç bekliyor. Brexit’in olağan etkilerinden bahsedecek olursak ekonomik olarak finans merkezi Londra’nın bulunduğu İngiltere’de yatırımın ciddi bir şekilde düşeceği ve kendisiyle ticaret yapan ülkeleri de etkilemesi söz konusu. Bu da, birbirine devasa bir şekilde entegre olmuş bu pazar ağının krize girmesine sebep olacaktır. Diğer taraftan, İngiltere’nin ekonomik yalnızlığına girmesinin sonucu olarak ihracat boşluğunu doldurmaya çalışması ve pazar arayışına girmesi uzun bir süreç gerektirecektir. Ayrıca bu sorun, İngiltere’nin her devlet ile ayrı ayrı detaylı bir şekilde ticaret anlaşması yapmasını gerektiriyor.

Ek olarak, yaklaşık 3 milyon AB işçisinin faaliyetinin sekteye uğraması ve istihdamı etkilemesi büyük bir tehdit teşkil ediyor. Maliye Bakanlığı’nın açıklamasına göre ayrılığın 30 milyar sterline mal olacağını ve telafisi için halktan fazla vergi alınacağını belirtiyor. Bu da beraberinde orta vadede büyüme sıkıntısı getiriyor. AB ise İngiltere eksikliğinden dolayı büyük bir sermaye akışından mahrum olacak, ekonomisinde büyük sıkıntılar yaşayacaktır.

Siyasi açıdan ise İngiltere’nin ayrılığı, AB üyesi ülkelerdeki aşırı sağ ve ayrılıkçı partilere birlikten ayrılma umudu verdi ve bu durum referandumlara yol açacak gibi gözüküyor. Ayrıca hâlihazırdaki Kuzey İrlanda sorunu ve İrlanda ile birleşme olasılıkları var. Son olarak doğal bir şekilde hükümet değişikliği İngiltere’yi bekliyor.

Öncesi ve sonrası ile İngiltere tarihinde önemli bir konuma sahip olan Brexit, hem İngiltere açısından hem de küresel açıdan önemli bir etkiye sahiptir. Fakat bu sürecin nasıl işleyeceği belirsizliğini korusa da İngiltere’nin uzun vadede bu süreç içerisinde nasıl bir politika izleyeceği merak konusu.

 

Kaynakça:

www.ankaenstitusu.com

www.hizb-ut-tahrir.info.com

www.ntv.com

15 görüntüleme
Daha Fazlası: 
bottom of page