top of page
  • Lal Saatçıoğlu

Modern Sinema Tarihinin Yaramaz Çocuğu : Quentin Tarantino

O, Hollywood normlarına hiçbir zaman uymayan filmler çekmeyi kendine görev edinmiş; kanlı dövüş sahneleriyle, çekilen onlarca silah ve samuray kılıçlarıyla, klasik film kurgusuna kafa tutan kronolojik akışlarıyla sinema tarihine adını altın harflerle yazdırmış efsanevi bir yönetmen. Kimden mi bahsediyoruz? Tabii ki Quentin Tarantino.


Kanlı dövüş sahneleri, ters yüz olmuş kronolojik akışlar, bagaj çekimleri ve popüler kültür atıfları desek aklınıza ilk gelen yönetmen kim olurdu? Quentin Tarantino dediğinizi duyar gibiyim. Onun bu tarzının seveni kadar sevmeyeni de var. Kabul ediyoruz ki Tarantino filmleri herkese göre değil. Ama Tarantino’nun kendine has teknikleri kullanarak seyircisine sunduğu tüm filmler onun sinema tarihinin kültleşmiş yönetmenleri arasına girmesini sağladı. Modern sinema tarihinin en ünlü yönetmenlerinden olan Tarantino’nun sadece ismi bile bir filme gişe rekorları kırdırabilir. Bunu başarmasının bir diğer nedeninin de kemikleşmiş bir hayran kitlesine sahip olması olduğunu söyleyebiliriz.


Başta da dediğim gibi, Tarantino filmleri herkesin zevkine göre değil. Her filmi vizyona girdikten sonra birçok tartışmaya sebep oluyor. Örneğin Pulp Fiction’daki (1994) bir karakterin kafası karpuz gibi patladığında bu birçok kişiyi rahatsız etmişti ancak Tarantino seyircinin bu sahnenin abartılı bir sahne olduğunu ve gerçek hayatta filmde kullanılan boyutta bir silahın bu denli bir zarar veremeyeceğini bilmesini istediğini dile getirmişti. Filmlerinde sıklıkla kanlı sahnelere yer vermesinin sebebi ise Tarantino’nun Samuray ve Spagetti Western filmlerindeki abartılı şiddet sahnelerine bir atıfta bulunmak istemesi, yani bir nevi onlarla dalga geçiyor olması.



Bu efsanevi yönetmenin kültleşmiş filmlerinden bahsetmeden önce biraz hayat hikayesine ve yönetmenlikten önceki hayatına bakalım: Quentin Tarantino 1963 yılında Amerika’nın Tennessee eyaletinde dünyaya geldi. İtalyan asıllı olan babası ve annesi Quentin Tarantino’nun doğumundan sonra boşandılar ve Tarantino bu sayede ileriki yaşlarda üvey babasıyla güçlü bağlar kurdu. 16 yaşında Kaliforniya’da okuduğu liseden ayrılarak oyunculuk öğrenmek için James Best adlı tiyatro grubuna katıldı. 22 yaşında “Captain Peachfuzz and the Anchovy Bandit” adlı ilk senaryosunu yazdı. Bir Hollywood partisinde tanıştığı Lawrence Bender sayesinde film senaryosu yazmaya başladı ve bunun sonucunda 1992 yılında Rezervuar Köpekleri filmi ortaya çıktı. Film kanlı sahneleriyle ve son moda akımlarının etkisinde olmasıyla dikkat çekti ve kısa bir sürede büyük bir şöhrete sahip oldu. Bu filmden sonra Hollywood yapımcılarının Tarantino’ya bir dizi teklif sunması gecikmedi. Ama onun kafasında daha farklı ve orijinal bir proje vardı. Tüm teklifleri geri çeviren Tarantino Amsterdam’a Pulp Fiction’ı (Ucuz Roman) çekmeye gitti. Karmaşık kurgusuyla dikkat çeken film, bağımsız filmlerin de gişe başarısı getirebileceğinin kanıtı oldu. Pulp Fiction'dan sonra The Man from Hollywood’u yönetti. Daha sonra ise akıl hocası Elmore Leonard’ın Rum Punch adlı romanından uyarladığı Jackie Brown’un yönetmenliğini yaptı. Sonraki projesi olan Inglorious Bastards adlı savaş filmini yapmadan önce Kill Bill serisini yazıp yönetti. Kill Bill, iki bölümden oluşan bir filmdi ve başrolünde aynı zamanda hayat arkadaşı olan Uma Thurman ile birlikte David Carradine, Vivica A. Fox, Lucy Liu ve Daryl Hannah olan bu seri büyük bir gişe hasılatı yaptı.


Tarantino yönetmenlik hayatında çektiği filmlerin sayısından çok kalitesine önem veren bir yönetmen olduğu için çok fazla film çektiğini söyleyemeyiz. Zira yönettiği film sayısı 13’tür. Gelin bu filmlerden en ikonikleşmiş birkaç tanesine yakından bakalım.


1- Reservoir Dogs (Rezervuar Köpekleri – 1993)


Yönetmenin ilk filmidir. Sıra dışı bir soygun ve sonrasını ele alır. Birbirlerinin gerçek adlarını dahi bilmeyen ve kendilerine takılan renk isimleriyle hitap eden bir grup hırsızın hikayesidir. Reservoir Dogs, başarısız giden bir soygunun sonrasında kanın oluk oluk aktığı bir filmdir. Sinema tarihinde görülmemiş çekim tekniklerini içinde barındırır ve rahatsızlık verici şiddet sahneleriyle film dünyasına yeni bir soluk getirmiştir. Filmin başrollerini ise Steve Buscemi, Harvey Keitel, Tim Roth, Michael Madsen gibi ünlü isimler paylaşmaktadır.


2- Pulp Fiction – (Ucuz Roman – 1994)


Rezervuar Köpekleri’nden bir yıl sonra çekilen film sinema dünyasında bir başyapıttır. Tarantino burada sadece yönetmenlikte değil, senaristliğiyle de yeteneğini konuşturmuştur. Pulp Fiction, birbiriyle alakası olmayan birçok aykırı insanın ortak bir noktada buluşmasını anlatmaktadır. Filmin her dakikası aksiyon ve heyecan doludur. Quentin Tarantino’ya has mizahı önümüze getiren film, birçok dalda ödül almıştır. 1994 yılında yapılan 67.Akademi Ödülleri’nde 7 dalda aday gösterilen ve En İyi Orijinal Senaryo Ödülü’nü alan film aynı zamanda 1994 Cannes Film Festivali’nde en iyi film ödülü olan Altın Palmiye’yi de almıştır. Pulp Fiction, özgün hikayesinin yanında müthiş oyuncu kadrosuyla da ilgi odağı olmuştur. filmin oyuncu kadrosunu Samuel L. Jackson, John Travolta, Tim Roth, Amanda Plummer, Uma Thurman gibi isimler oluşturmaktadır.



3- Kill Bill Vol1-Vol2 (2003-2004)


İlki 2003 yılında ikincisi ise 2004 yılında izleyiciyle buluşan Kill Bill, aslında tek filmdir ve Tarantino’yu geniş kitlelere tanıtmıştır. Filmde, eski bir kiralık katil olan ve düğün günü saldırıya uğrayan Beatrix Kiddo yani nam-ı değer The Bride, komada kaldığı günlerden sonra intikam ateşi sayesinde tekrardan ayaklanmıştır. Bu arada komada kaldığı günlerde tecavüze uğramıştır. Hayatının tüm evrelerinde açı çekmiştir. Ona bu kötülükleri yapan herkesten teker teker öç almak için yemin etmiştir. Japonya’ya gidip ünlü kılıç ustası Hattori Hanzo’nun yaptığı ve “Yolculuğunda Tanrı’yla karşılaşırsan bununla onu bile öldürebilirsin” dediği bu kılıçla intikam yoluna çıkan Bride, kadın gücünün sinemaya yansıyan en müthiş örneklerinden biridir. Film, müzikleriyle de ilgi odağı olmuştur. Başroldeki Uma Thurman’ın performansı mükemmeldir. Henüz kesin bir açıklama yapılmış olmasa da Tarantino bir konuşmasında Kill Bill 3’ü çekmek için oldukça hevesli olduğunu açıklamış ve bu filmin hayranlarını oldukça heyecanlandırmıştı.


4- Inglourious Basterds (Soysuzlar Çetesi – 2009)


Şiddet dozu oldukça yüksek filmlerden biridir. Özellikle askerlerin kafa derilerini yüzüldüğü ve beyzbol sopalarıyla dövülerek öldürüldükleri sahneler oldukça kanlıdır. Bu filmde Tarantino gözünden İkinci Dünya Savaşı yıllarının acımasızlığını anlatılmaktadır. Filmde Nazilerden intikam almaya çalışan Soysuzlar Çetesi Nazilerin kabusu olmuştur. Brad Pitt, Christoph Waltz, Eli Roth, Diane Kruger, Daniel Brühl gibi dünya sinemasında söz sahibi olan birçok ünlü ismi bünyesinde barındıran film oldukça uzundur. Soysuzlar Çetesi 2010 yılında düzenlenen 82. Akademi Ödülleri’nde de 8 dalda aday gösterilerek başarısını taçlandırmıştır.


5- Django Unchained (Zincirsiz – 2012)


Yine mükemmel bir Tarantino filmi daha. Filmde, Amerikan iç savaşının iki yıl öncesine gidiyoruz. Siyahî köle Django ile ödül avcısı Dr. King Schultz’in yolunun kesişmesinin anlatıldığı film, kölelik zamanını en güzel anlatan filmlerden biridir. Jamie Foxx, Christoph Waltz, Leonardo DiCaprio, Kerry Washington, ve Samuel L. Jackson filmde oldukça iyi bir oyunculuk sergiliyorlar. Sağlam bir dram filmi izlemek istiyorsanız usta işi senaryosu ve inci gibi parlayan oyuncu kadrosuyla western tadındaki bu film size hitap edecektir.


6- The Hateful Eight (Nefretin Sekizlisi – 2015)


Tarantino’nun Django filminden sonra ikinci Western projesi olan The Hateful Eight, karlı atmosferiyle izleyenlerinin kemiklerini sızlatacak derecede etkileyicidir. Bu film usta yönetmenin son filmidir. Soğuk bir atmosferde geçen film karlı ve fırtınalı bir günde, cellât John Ruth’un yakaladığı kaçak Daisy Domergue’yu adalete teslim etmek için yola çıkmasıyla başlar. Bu yolculuk tahmininden çok daha zor geçer. Berbat havada yollarına daha fazla devam edemezler. Soğuktan yorulan cellat John Ruth, Minnie’nin dinlenme tesisini andıran küçük mekanına sığınmak zorunda kalır. Tüm olaylar da bu noktadan sonra cereyan eder. Sığındıkları yer ne kadar güvenlidir ya da burada bir oyunla karşılaşmaları mümkün müdür? Başrollerini Samuel L. Jackson ve Kurt Rusell’ın paylaştığı filmde, Jennifer Jason Leigh da oldukça iyi bir performans sergiliyor.



Yönetmenin meşhur filmlerinden de bahsettikten sonra, son olarak Tarantino tarzı bir film nasıl olur birkaç maddede özetleyelim:

  • Başrol karakterleri, özellikle Chevrolet ve Cadillac olmak üzere, genellikle General Motors araçları kullanır.

  • Çanta ve valizler filmlerde önemli rol oynar.

  • Hemen hemen bütün filmler Los Angeles’ta geçer.

  • Önceki filmlerine dolaylı da olsa bağlantı bulunur.

  • Çok aykırı bir öykü anlatım tarzı vardır.

  • Üç veya daha fazla karakter birbirine aynı anda silah doğrultur.

  • Bagaj çekimi (Trunk shot) tekniğini sinema dünyasında popüler hale getirmiştir.

  • Filmlerinde sıklıkla, küçük de olsa, rol alır.

  • Genellikle siyah takım elbiseli, beyaz gömlekli ve siyah kravatlı karakterlere yer verir.

______________________________________________________________________________________________________________


Kaynakça:

https://the-artifice.com/work-of-quentin-tarantino/

https://theculturetrip.com/north-america/usa/tennessee/articles/quentin-tarantino-the-cinematic-mastermind-of-the-mix-and-match-genre/

http://www.iyimiboyle.com/quentin-tarantinonun-tum-filmleri.html

http://www.bilgiustam.com/quentin-tarantino-kimdir/

Daha Fazlası: 
bottom of page