top of page
  • Oğul Tuna

Gökyüzünde Yalnız Gezen Yıldızlar?

Yıldızlar, binlerce yıldır insanlar için başlıca ilham kaynağı oldu. İsimleri ve serüvenleri değişse bile değerlerinden hiçbir şey kaybetmediler. Eski çağların müneccimlerinden günümüz astronomlarına, burçlardan takımyıldızlara uzanan yolda ışıkları asla zaman sönmedi.

Uçsuz bucaksız gökyüzü ve bunu süsleyen sayısız inci tanesi: yıldızlar. İnsanoğlu, bin yıllardır en iyi bildiği işi yaparak, yani yıldızları gözetleyerek şiiri, felsefeyi, sanatı ve bilimi yarattı. Yıldızları seyre dalan insan, onlarda hayallerini gördü; aşkı, geçmişi ve geleceği gördü: Kendini gördü.


Eski Türklerin yultuz ya da yulduz dediği bu “gökyüzündeki ışıklı cisimler”, başka hangi isimlerle anılmadı ki? Osmanlılar, bir âlem-i hayâle dalıp dalıp necm, kevkeb, sitâre veya ahter dedikleri bu elmas parçalarında sevgilinin suretini gördüler. Yıldız kayması, yıldız akması, yıldız poyraz, yıldız yağmuru gibi gök olaylarından yola çıkarak iyi geçinen kimselerin yıldızı barışıyor dediler; şöhretli ve sevilen kişilerin yıldızı dişiydi; bahtsızlara ise acıyarak yıldızı düşkün dediler. Şans ve baht açıklığının simgesi olan yıldızlar; kimi zaman Yıldız Sarayı gibi ezgisi kulağa hoş gelse bile insanı tir tir titreten mekânlara da isim verdiler.


Yıldız olduklarından şüphe edilmediği dönemlerde; Jüpiter (Müşteri) ve Satürn’ün (Zuhal) kesiştiği 20 yıllık döngülerde (kırân) doğan şehzadelerin büyük fatihler olacakları sanılır ve sahib-i kırân unvanını alırlardı. Yıldızları (necm) okuyan müneccimler; insanlara evlenmeleri, doğum yapmaları, bir işe başlamaları veya işlerini bitirmeleri için tavsiye verirlerdi. Babilliler ve eski Mısırlılardan kalan bu meslek, 21. yy’da en çok gelir getiren işlerden biri olacak ve yerini astrologlara bırakacaktı.


Müneccimin işi zordu fakat rehberi sağlamdı: Yunan gökbilimci Batlamyus (108-168), Antik Çağ’ın en kapsamlı kitabı Mathematike Syntaksis (Bilimsel Bileşim)’i kaleme almış; Arapların el-Mıcıstî (en büyük) dediği bu kitap Ortaçağ Avrupası’nda Almagest adıyla bilinir olmuştu. Babillilerin izinden giderek gökyüzünün kuzey yarı küresini 48 parsele ayıran Batlamyus, bunlara Yunan mitolojisinden ya da hayalperestlerin yakıştırmalarından kaynaklanan isimler vermişti. Böylece takımyıldız kavramını bilime armağan etmiş ancak ölümünden 1762 yıl sonra Uluslararası Astronomi Birliği’nin (IAU) düzelteceği bir hata yapmıştı: Gök küre, meğer kuzey ve güney yarısı dahil olmak üzere 88 takımyıldız parselinden oluşuyordu! Bunlardan bir bölümüyse, Güneş’in yıl boyunca gökte hareket ediyor gibi göründüğü yol boyunca sıralanmış takımyıldızlardan olup toplamda 12 taneydiler.

Bu 12 takımyıldız bugün daha çok Zodyak Takımyıldızları olarak biliniyor ve her biri bir burç ile eşleştirilmiş hâlde. Antikitenin insanıyla bugünkünün arasında çok da fark yok aslında: Doğduğu anda belki bir kırân sahibi olmasına imkan vermedi gökler ancak yıldızların talihini şekillendireceğinden hiçbir zaman ümidini kesmedi. Müneccim veya astrolog; isimleri değişse bile yüzlerce yıldır uzayı bir harita gibi serip insanlara umut tacirliği yapma görevini üstlendiler. Peki, haritanın bu parçalarının kökenleri, hikâyeleri ve unutulup giden isimleri nelerdi?


KOÇ takımyıldızı, el-Hamel ya da Aries burcuna isim verdi. Doğurganlığın ve yaratıcı yaşamın simgesi oldu Antik Mısır’dan bu yana. Eski Türkler ona kozı (kuzu) dediler; kebş (arapça) ve bere (farsça) ismini de kullandı Osmanlılar.


BOĞA takımyıldızı, el-Sevr ve Taurus ismiyle anıldı. MÖ 17. yy’dan beri bilinen en eski takımyıldızı. Mısırlıların Apis’i, Giritlilerin Mionotor’u ve Yunanların Europa’yı bu kılıkta kaçıran tanrısı Zeus’u. Türkler tarafından Ud ve Öküz adlarıyla da anıldı.


İKİZLER takımyıldızı, Truvalı Helen’in kardeşleri Kastor ve Polluks’un ardından Gemini ismini alsa da Osmanlılar ona, sebebini bilmediğimiz şekilde, el-Cevzâ (kara koyun) ismini taktılar. Diğer isimleri Tevemmîm (ar. “ikizler”), Dü-Peyker (fa. “iki yüz, suret”).


YENGEÇ takımyıldızı, Hera’nın göğe almasıyla yerine kavuşur. Çok başlı canavarla boğuşan Herkül’ü alt etmek isteyen Hera, ona bu yengeci göndermiştir ama üvey oğlu bunu ezerek öldürür. Osmanlılar bu burca, aynı anlama gelen el-Seretân dediler.


ASLAN takımyıldızı, Osmanlılarca el-Esed diye anıldı. Mitolojiye göre Aslan, Ay’da yaşıyordu. Bir gün dünyaya akan bir yıldız biçiminde inerek yeryüzünü talan edince Herkül onu boğarak öldürdü ve göğe yerleştirdi.


BAŞAK takımyıldızının adı niçin böyle, sebebi meçhul. Tarım ve bereketin tanrıçası Demeter’den kaynaklandığı söylenir. Anlatıda; tanrıça elinde bir palmiye dalı, diğerinde başak tuttuğu kaydedilir. Bu yüzden el-Sünbüle der ona Osmanlılar. Bakire yani Virgo’dur; Demeter’in kızı Persefone’den gelir kimilerince bu ismi. Salkım der ona Uluğ Bey; buğday başağı yerine üzüm salkımı tuttuğunu hayal eder zat.


TERAZİ takımyıldızı, el-Mizân ya da Libra. Anlam hep aynı. Çünkü adalet tanrıçası Astrae, ölüleri son yolculuklarına uğurlamak üzere burda beklemektedir. Ülgü, diye anmışlar onu eski Türkler, daima manasını koruyarak.


AKREP takımyıldızının şeklinden niçin böyle adlandırıldığını görmek zor olmuyor. Scorpius veya el-Akreb. İlginçtir ki Çıyan, Çadan, Kuyruklu diye de anıldığı olmuş. Dev akrep, Avcı Orion’u sokarak öldürdü.


YAY takımyıldızının bu şekilde tanımlanmasındaki vurgu okçuda değil, elindeki yayda. Yarı insan, yarı at şeklinde tahayyül edilmiş. el-Kavs (yay) ve Sagittarius (okçu) burda ayrılıyorlar. Attığı okla Orion’un intikamını aldı ve akrebi vurdu.


OĞLAK takımyıldızı, bilinen en eski takımyıldızlardan biri. El-Cedî olarak ansa da Osmanlılar, Batı’da aynı anlama gelen Capricornus kullanılmakta. Balık kuyruklu keçi olarak canlandırılır bu takımyıldız; keçi kılıklı doğa tanrısı Pan, titanlardan Tyfon’dan (tayfun) kaçarken su içersinde saklanmasıyla bu şekli almıştır. Büzgâle-yi felek (ar. ve fa. “göğün keçisi”) diye isimlendirildiği de olmuş.


KOVA takımyıldızı, Babil’den bu yana kaptan su döken genç adam olarak canlandırılmış. Aquarius (saka) ismi ordan gelmekte. Fakat Ortaçağ’ın müslüman bilimadamları insan biçimini kullanmayıp kabı ön plana çıkarınca, takımyıldızının ve burcun adı el-Devl (ar. “su kovası”) olarak kalmış.


BALIK(LAR) takımyıldızı, Pisces (lat. “balıklar”) olarak bilinmesine rağmen Türkçede balık (eskiden el-Hût) olarak kalmış ismi! Tyfon’dan kurtulmaya çalışan, bu sefer, güzellik tanrıçası Afrodit ve oğlu Eros’tur: ana-oğul balığa dönüşürler ve el ele suya dalarlar.

 

Kaynakça: Şemseddin Sami, Kamus-ı Türkî, 1317-1318, İstanbul.

Özel, M. Emin, Saygaç, A. Talat, Gökyüzünü Tanıyalım, TÜBİTAK Popüler Bilim Yayınları, 2004, İstanbul.

Pultar, Mustafa, Yıldız Adları Sözlüğü, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2007, İstanbul.

Redhouse, Sir James, Turkish and English Lexicon, New Edition [tıpkıbasım], Çağrı Yayınları, 1992, İstanbul.

Unat, Yavuz, “Eski Astronomi Metinlerinde Karşılaşılan Astronomi Terimlerine İlişkin Bir Sözlük Denemesi”, OTAM, Ankara Üniversitesi Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi 11, 2000-2001, Ankara: 633-696.

1.101 görüntüleme
Daha Fazlası: 
bottom of page