top of page
  • Defne Tatlıçeşme

"Was He Slow?" Baby Driver

Önce soundtracki , ardından oyuncu kadrosu, fragmanı ve son olarak ilk sahnesinin yayınlanmasıyla beni bu yaz en çok heycanlandıran film: Baby Driver

Bir bankanın önünde kırmızı bir Subaru İmpreza duruyor, iPod’da The Jon Spencer Blues Explosion- Bellbottoms şarkısının da başlatılmasıyla Griff, Darling, Buddy birbirlerine bakıp arabadan süper havalı bir şekilde çıkıyorlar. Arabada yalnız kalan Baby’nin müzikten aldığı müthiş keyfi ritim tutarak izledikten sonra soygunun bitmesi ve gaza basılmasıyla filmimiz son sürat başlamış bulunuyor. Eğer aksiyon filmlerini seviyorsanız filmin yayınlanan altı dakikalık bu ilk sahnesini izledikten sonra ilk iş olarak filme bilet almamanız neredeyse imkansız. Bir de filme giderken arabanızda filmin soundtrackinden Boga- Nowhere to Run şarkısını açtınız mı, sinema salonuna filmden bir karaktermiş gibi giriyorsunuz.


Çoğu eleştirmenin Oscar kazanacağına emin olduğu Baby Driver’da başta Ansel Elgort, Jamie Foxx, Jon Hamm, Kevin Spacey olmak üzere oyuncuların oyuculukları ayrı, araba sahnelerinin verdiği haz ayrı güzel. Baş karakterin hep müzik dinlemesinden mütevellit filmde bolca güzel şarkı dinleme fırsatını da yakalıyoruz. Güzel kadro, güzel konu, güzel şarkılar, güzel afişler, güzel aksiyon sahneleri... Filme üstün körü değinmek gerekirse baş karakterimize şarkıcı olan annesi ve babasının trafik kazasından kulağındaki kesintisiz çınlama kalıyor. Bu çınlamayı bastırmak için de her zaman o güne özel iPod’uyla müzik dinliyor. Müzik dinleyerek yürürken hepimizin içinden gelen ama hiçbir zaman yapamadığımız dans hareketlerini çekinmeden yaparak sokakta müzik dinlemenin hakkını en tatlı şekilde veriyor Baby. Küçükken arabasını çaldığı Doc’a borcunu ödemek için soygunlarda ekibi polislerden kaçıran sürücü oluyor. Bir yandan bu işi bırakmaya çalışırken bir yandan da aşık olduğu kızla yakınlaşmaya başlayan Baby hayatının hakimiyetini direksiyondaki gibi sağlayamıyor ve işler çığırından çıkıyor… Geri kalanını yazarak sizi bu güzel filmi izlemekten mahrum etmeyeceğim merak etmeyin. Zaten çok fazla detayın olduğu bu filmi öyle hemencecik anlatabilmek de zor.


Dolu dolu 112 dakika sonrası büyük heycan ve hevesle gittiğim bu filmden beklediğimi alarak döndüm dersem yalan olur. Nesi kötüydü derseniz cevabım yok, aksine parça parça bakıldığında her detay kusursuzdu ama filmde her şey çok çabuk oluyordu. Anlamsız bakışların uzadığı, konun uzatıldığı film ve dizilerden nefret etsem de bu filmde sahneler uzasın istedim. Konunun da, karakterlerin de, olayların da hep tadı damağımda kaldı. Bu kitabın keşke filmi olsa demek yerine ilk defa bu filmin keşke kitabı olsaydı dedim. Buddy ve Darling ilişkisini, Doc’un Baby’e bağlılığını, Baby’nin düşüncelerini, yaptığı kayıtları, üvey babasıyla ilişkisini, Deborah’la yakınlaşmalarını detaylarıyla okumak; eserin sonuna pat diye değil de heycanlana heycanlana gelmek istedim. Beklentimin büyüklüğü sebebiyle biraz hayal kırıklığıyla ayrılmış olsam da Oscar alsa çok sevineceğim, ileride bir daha izleyeceğim ve görünen o ki uzun bir süre soundtrackinden yararlanacağım, doyamadığım bir filmdi Baby Driver.

46 görüntüleme
Daha Fazlası: 
bottom of page