top of page
  • Ceren Köker

Öpücük Sanatı

Sanat tarihi boyunca pek çok sanatçı, öpücüğü sanata dönüştürmek için hayal gücünü kullandı. Farklı formlarda, farklı akımların etkisinde, farklı dönemlerde ve farklı hikayelerle kendi öpücük sanatlarını icra ettiler. Benim favorilerim mi? Okumaya devam edin.

Il Bacio (Öpücük) - Francesco Hayez (1859)

Hayez’in en ünlü eseri olan Öpücük, aynı zamanda İtalyan Romantizmi’nin de sembolüdür. Romantik akımın temel kaynağını yani “duyguların geleneğin önüne geçmesi”ni en güzel yansıtan örneklerden biridir. Yüzleri görünmeyen genç aşıkların aslında bir arada olmadığı ve olamayacağı bellidir. Adamın sol ayağını merdivene koymuş olması, öpüşmenin hemen ardından kaçacağı izlenimini uyandırırken öte yandan kadının sol elini adamın omzuna hafifçe koyması, her an ellerinin arasından uçup gidecek olan sevgilisinin gidişine engel olamayacağını bilmesini yansıtıyor. Sol alt köşede karanlıklar arasında bir gölge görmemiz ise yine bu tezimizi doğrular nitelikte. Tablo günümüzde Milano’daki Pinacoteca di Brera müzesinde sergileniyor.

Derr Kuss (The Kiss) (Öpücük) - Gustav Klimt (1907-08)

Öpücük, sadece Klimt’in değil aynı zamanda tüm dünyanın en önemli resimlerinden biridir. Üzerine sayfalar yazılmış, yorumlar ve benzetmeler türedikçe türemiş, uğruna koleksiyoncu savaşları çıkmıştır. Birçok kişi için Gustav Klimt’in Öpücük’ü, “öpücük sanatı”nın simgesel görüntüsüdür. Mükemmel öpücüğün sevgilileri farklı bir varlık düzlemine götürmesi simgeleştirilmiştir. Tabloya baktığımızda uçurumun kenarında sarılmış bir çift görüyoruz. Eserin ana noktası olan sonsuzluğu ve zamanın önemsizliğini bu uçurum ve boş arka plan yaratıyor. Erkek, kadının yüzünü elleri ile sararken baskın bir figür oluşturuyor. Kadın ise erkeğin kolları arasında öpücüğün etkisi ile kendinden geçmiş, teslim olmuş bir duruş sergiliyor. Bir elini erkeğin boynuna dolarken diğeriyle de erkeğin elini tutuyor. Klimt’in neredeyse her eserinde ortaya çıkan ayrıntılı desenlere burada da rastlıyoruz. Sonuç olarak Gustav Klimt, Asırlar boyunca aşkın resmi olarak gösterilecek bir esere imza atmış ve bir sanatçının eseri için isteyebileceği en güçlü iki niteliği elde etmiştir: evrensellik ve kalıcılık.

Les Amants (Aşıklar) - René Magritte (1928)

“Bu bir pipo değildir.” cümlesiyle akıllarımıza yer eden René Magritte, Salvador Dali ile birlikte gerçeküstücülük akımının en önemli temsilcilerindendir. Birçok eserinde yüzleri kapalı veya kumaşla örtülü figürlere yer veren ressamın bu tarzının sebebi birçok yorumla açıklanmaya çalışılmıştır. Açıklamalardan en yaygın olanı; nehirde boğulan annesinin cansız bedenini son kez, beyaz geceliği yüzünü örtmüş bir halde görmüş olmasıdır. Oysa ki Magritte, annesinin ölümüyle ilişkilendirilen bütün yorumları reddetmiştir. Aşıklar eserine geldiğimizde ise yine birkaç yorum söz konusudur. “Aşk kördür”, en yaygın olanıdır. Bunları “en samimi ilişkilerde bile karşıdaki kişinin doğası asla tam anlamıyla kavranamaz”, “gerçek aşk boşlukları doldurur” ve “gerçek ruh eşleri hangi şekilde olursa olsun birbirini tanıyabilir” gibi yorumlar takip eder. Eser şu anda New York Modern Sanatlar Müzesi’nde sanatseverlerin yorumlarına açık.

Kissing Coppers (Öpüşen Polisler) - Banksy (2004)

1980’lerden bu yana grafiti yapan ve kimliğini gizli tutmayı halen başaran İngiltere’nin -ve belki de dünyanın- en ünlü sokak sanatçısı Banksy, sosyal ve politik mesajlar içeren sanatını herkesin görebileceği yerlerde icra ediyor. 2004’te Brighton’daki Prince Albert Pub’ın duvarına sprey boya ile çizdiği Öpüşen Polisler, pek çok açıdan güçlü bir eser kabul ediliyor ve toplumdaki maskülenlik düşüncesine meydan okuyor. Toplumda polisler genellikle maço, güçlü ve otoriteye sahip erkekler olarak görülürken homoseksüel erkekler heteroseksüel erkeklere göre daha az maskülen değerlendiriliyor. Banksy ise homofobiye değinmesinin yanı sıra polisleri heteroseksüel yaparak bunlar gibi genel kanılarla oynuyor. Orijinal eser, 2011’de replikasıyla değiştirilmiş ve Amerika’ya getirilmiş. 2014 yılında ise sanatçısı gibi anonim bir alıcıya 575 bin dolara satılmış.

 

Kaynakça: Sanat – NTV Yayınları

Daha Fazlası: 
bottom of page